KAYGI BOZUKLUKLARI
Çocukluk çağı psikopatolojilerinden “ Kaygı Bozukluğu “ yakın zamana kadar tanımlama sınırlarının belirgin olmaması ve bazı kaygı bozukluklarının seyrek görülmesi nedeniyle en zor alanlardan biri olmuştur. Ancak son on yılda bu konuda büyük gelişmeler gözlenmiştir. Kaygı bozukluğu başlığı altında yer alan bozukluklar şunlardır:
- Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
- Panik Bozukluğu
- Özgül Fobi
- Sosyal Kaygı Bozukluğu
- Yaygın Kaygı Bozukluğu
- Obsesif Kompulsif Bozukluk
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Bozukluk düzeyinde olmayan kaygı ve korku, çocuk ve ergenlerin % 70’ inde bulunur. Çocukluk dönemindeki korkular ayrılma, tanımadığı kişi ve ortam, yüksek ses ve yaralanma ile ilgilidir. Ergenlik döneminde ise Sınav Kaygısı ,sosyal ortamlarda başkaları tarafından değerlendirilme ve küçük düşme gibi kaygılar daha sık görülmeye başlar. Çocukların, kaygı ve korkuları konusunda bilişsel fonksiyonlarının tam gelişmemiş olması nedeniyle kendilerini ifade edemedikleri durumlarda, değerlendirme için, ebeveynlerinin bilgisine başvurulması önemlidir. Yaklaşık olarak ebeveynlerin % 40 – 50’ si çocuklarının kaygıları olduğunu tespit etmekte zorlanırken arkadaş ilişkilerinin kötü olması, uykusuzluk, bedensel yakınmalar gibi belirtilerle psikiyatri kliniklerine başvururlar. Değerlendirme aşamasında dikkat edilmesi gereken diğer bir önemli nokta ise depresif bozuklukların ve kaygı bozukluklarının her ikisinin de birbirinin gelişimini yordaması ve tanı olarak örtüşmeleridir.
Okul öncesi çocuklarda herhangi bir kaygı bozukluğunun görülme oranı % 10 civarındadır. Gelişim döneminin her basamağında kaygı bozukluklarının görülme sıklığı, kızlarda erkeklere oranla göre daha fazladır. Yapılan çalışmalarda Kaygı Bozukluklarına en sık eşlik eden tanının Depresyon olduğunu ve bunu sırasıyla Davranım Bozukluğu, Karşıt Olma – Karşı gelme bozukluğu, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)’nun takip ettiğini bildirilmiştir..
Kaygı bozukluklarının kısa vadede neden olduğu kötü sonuçlar depresyon, düşük benlik algısı, dikkatsizlik, kötü yaşıt ilişkisi iken uzun vadede ise depresyon, madde kullanım bozukluğu ve davranım bozukluğudur.Yapılan çalışmalarda Kaygı Bozuklukları en yaygın görülen psikiyatrik psikopatolojilerden olmasına rağmen, en az tedavi edilen hastalık olarak gösterilmiştir.
Kaygı bozukluklarının tedavisinde psikofarmakolojik ve psikoterapotik tedaviler etkili bulunmuştur. Ebeveynlerde psikopatoloji bulunması, depresif belirtilerin eşlik etmesi kaygı bozukluğu tedavisinin sonuçlarını kötü yönde etkiler.Bu nedenden dolayı aileyi tedavi sürecine katmak çok önemlidir.