Çocuk Gelişim Dönem Özellikleri
Ailelerin en çok merak ettiği konulardan bir tanesi acaba benim çocuğumun psiklojisi normal mi?..Öncellikle şunu belirtmek isterim her çocuk kendine özgü özellikler taşır. Bu nedenden dolayı bu çocuk normal bu çocuk anormal demeyi hiç doğru bulmuyorum. Her çocuğun iyi gelişmiş özellikleri olabileceği gibi kendi elinde olmadan gelişmeyen özellikleride olabilir…
Hamilelikle beraber gelişimin sürecinin ilk adımları başlar. Anne karnındayken fiziksel gelişim ön plandayken doğumla beraber sosyal , duyusal ve fiziksel gelişim başlar. Bebekler ilk önce fiziksel olarak hızlı gelişirken bir süre sonra bunlara duyusal ve sosyal gelişim eklenir. Yüz yıllarca bebek ve çocuk gelişimi üzerine izlemler yapılmıştır. Burda kısaca size bu izlemlerin bir özetini yapmaya çalışacağım.
0-1 ay:
Bu dönemde anne karnından çıktıktan sonra bebeğin il sınavı dış çevresel şartlara uyum sağlamasıdır. Bebekler doğuştan varolan reflekslerin alıştırmasını yapar. Göz teması gelişmemiştir. Duyular gelişmeye başlamıştır ama ailelerin tepkilerini cevap veremez. Bu dönem gözlem ve alma dönemidir. ilk öncelliği bu dönemde beslenmedir. Uyku dönemleriyle beraber fiziksel gelişimi çok hızlıdır. Gün gün değişir.
1-6 ay:
Motor hareketlilik yavaş yavaş artar. Deneme ve yanılma sonucu öğrendiği hareketleri tekrarlayarak pekiştirir. İlk 4 ayda çevresindeki nesneleri kendisinin bir uzantısı olarak görürken 4 aydan sonra ise çevresindeki nesneleri kendisinin bir parçasının olmadığını farketmeye başlar. 2 aydan sonra göz teması kurmaya başlar. Çevreyle iletişim kurmaya başlar. Anne-Babayı ayırt eder. Kendisine bakım vereni gördüğü zaman davranışlarıyla( gülümseyerek, ellerini, kollarını, ayaklarını oynatarak, ses çıkararak..) belli eder. Sözel iletişimin ilk adımları bu dönemde başlar. 2-3 ay cıvarında agulamalar, 4-6 ay civarında ise babıldama şeklinde sözel iletişim gözlenir. Motor hareketlilik 6 ayın sonuna doğru daha da artar. Bu dönem sonunda kendi bedenini dış çevreden tamamen ayırt etmeye başlar.
6-12 ay:
Motor hareketler bu dönemde amaçlı olarak yapılmaya başlar. Emekleme, etrafında dönme gibi dış çevreyi keşfetmenin ön adımları başlar. 9. aya doğru ba-ba-ba , da-da gibi sözel iletişimler çoğu zaman aileler için çocuğum baba dedi diye düşünülür. Ba-ba-ba evrensel bir sözel iletişimdir yani yabancı bir bebekta ba-ba-ba diyerek dil gelişimini sağlar. Asıl gelişim anlamlı olarak ve babaya bakarak baba demesidir. İlk anlamlı kelimelerde 1 yaşın sonuna doğru başlar. Genelde anne ya da baba bebeklerin ilk kelimeleridir. Bazen ise mama,dede,su gibi basit söylenen diğer kelimelerde olabilir. 1 yaşının sonuna doğru tutunarak destekli yürümeler başlar. 1 yaşında ise desteksiz yürüme ve ilk adımlar başlar. Adımlarla beraber çevreyi keşfetme hızlanır. Bu dönemde ayrılık kaygısı normal olarak gelişir. Bebekler kendisine bakım verenle yabancıyı daha iyi ayırt etmeye başlar. Bu kaygı düzeyi her çocukta olmakla beraber hiç olmaması ailelerin yardım alması gerektiğini gösteren önemli bulgulardan bir tanesidir.
12-24 ay:
Bu dönem deney dönemidir. Çocuklar nesneleri atarak ne olduğunu keşfetmeye başlar. Buna benzer ebeveynlerin farketmediği bir çok deney yaparlar. Çevreyi keşfetme dönemi başlamıştır. Bu dönemin başında yavaş yavaş yaşıtlarıyla iletişim kurmaya ve basit oyunlar oynamaya başlarlar. Oyun süresi bu dönemin başında çok kısayken yavaş yavaş artar. Bu dönem aynı zamanda neden-sonuç ilişkisinin kurulmaya başladığı dönemdir. Dil gelişimide hızlanarak devam eder. Kelimeler yavaş yavaş birleşerek bu dönem sonunda basit cümleler çıkmaya başlar. Kelime hazineleri yaklaşık olarak 50 civarındadır. 2 kelimelik ve daha fazlası kelimeden oluşan cümleler başlar. Bu dönemde yeni öğrenilen kelimeleri tekrar etme beklenen bir durumdur çünkü çocuklar deneme yanılma yöntemiyle öğrenirler. Bu dönemin başlangıç döneminde kelimleri yanlış telafüz etme beklenebilir bu durumken daha sonrasında ise bu yanlış telafüzler devam ederse yardım alınması gerekir. Kelime tekrarlarının amaçsız ve fazla olması durumunda ailelelerin bir yardım almasını gerektiğini gösteren diğer bir bulgudur.
2-4 yaş
Bu dönem oyun dönemidir. 2 yaşından itibaren sosyal ve yaşıt ilişkisi daha da belirgin hale gelmeye başlar. Bir taraftan oyunların süresi artarken diğer taraftanda oyunlar senaryolu ve anlamlı olmaya başlar. Yaşıtlarıyla bu dönemde çatışma yaşaması anlaşması kadar doğaldır. Günümüz şartlarında aileler apartmanlarda yaşadığı için çoğu çocuk yaşıtlarına ulaşmakta sorun yaşamaktadır. Etrafında yaşıtları bulunmayan çocuklar için bu dönem kreşe başlaması içinen ideal dönemdir. Bu dönemde etrafında yaşıtları bulunmayan çocuklar ya bilgisayar ya da televizyon gibi sosyaliği azlatan eşyalarla zaman geçirmek zorunda kalıyor. Bu durum ise ilerleyen dönemlerde çocuklarda öz güven eksikliğine, sosyal kaygı sorunlarına, tepkisel bağlanma sorunlarına, diğer bağımlıklara yol açabilmektedir.
Konuşma miktarı daha da artar. 2 yaşındaki çocuktan 2-3 kelimelik cümle ( yaklaşık olarak 400 kelime haznesi), 3 yaşındaki çocuktan 3-4 kelimelik cümle (400 üstü kelime hazinesi), 4 yaşında ise 4-5 kelimelik cümle kurması beklenir.
Bu dönemin diğer bir özelliği ise meraktır. Çocuklar çevresini ve olup bitenleri anlamak için soru sormaları artar. Soruların ana noktası ne, neden ve nasıl üzerine kurulu merak sorularıdır. Bazen aynı soruyu kafasına yatmazsa ya da anlayamazsa tekrar tekrar sorabilir. Anlamasına rağmen soru sormaları kaygı bozukluğunda, takıntı hastalığında görülebilirken anlamsız tekrarlayıcı sorular yaygın gelişimsel bozukluklarda görülebilir. Sorulara basit ve onun anlayabileceği kelimelerle cevap vermek gerekir. Ebeveynler cevabını bilmediği sorularla karşılaştığı zaman bilmediklerini söylemeleri gerekir. Bu konuda başkalarından yardım alabileceklerini ya da beraber cevabını bulabileceklerini çocuklarına söylemeleri gerekir. Bu dönemde öğrenilen yeni bilgilerlerle çocuklar bilişsel temeller atarlar. Yanlış bilgiler üzerine kurulu temeller ilerleyen dönemlerde çocuklarda kafa karışıklığına yol açar. Eğer çocuğumuz yaşına uygun olmayan bir soru sorarsa o zaman çocuğumuza bunun yaşına uygun olmadığı yaşına uygun dile anlatılmalıdır. Çocuklarda Kız – Erkek ayrımı başlar. Kızlar daha çok bebekler, erkekler ise arabalarla oynamaya başlar.
Bu dönemin diğer bir özelliğide çocukların egolarının gözle görülür hale gelmesidir. Bu dönemde çocuklar ” bende varım ” mesajını çevresine vermeye başlar. Kendi isteklerini, tercihlerini ifade etmeye başlar. Yeni öğrendiği bir bilgiyi size sunar ve doğruluğu konusunda ısrarcı olur. Bu dönemde aynı zamanda ” bencillik ” ön plandadır. Herşeyin kendisinin olmasını ister. Paylaşmayı sevmez. Dediğinin hemen olmasını ısrarlı şekilde ister. Karşı gelmeler, kurallara uymamalar bu dönemde başlar ve giderek artar. Ebeveynler bu dönemde sınır koymaya, çevresel kuralları öğretmeye başlamaları gerekir. Çocuklar bu dönemde sınır tanımadıkları için üstüne bir de ebeveynler sınır koymazda sorunlar giderek artar. Önce yaşıtlarının daha sonrasında ise büyüklerin sınırlarını ihlal etmeye başlar. Ailenin ilk çocuğu, ilk torunu, yıllar sonra olan, tedavi ile olan gibi etkenler var ise bu sınırlar koymak çoğu zaman mümkün olmamaktadır.
Bu dönemin sonuna doğru hayal dünyaları genişlemeye başlar. Etrafındaki herşeyi somut olarak değerlendirebilir. Düştüğü zaman düştüğü yerin kendisi gibi canlı olduğunu düşünerek annesinden ona kızmasını isteyebilir. Kendisini bir balon gibi düşünerek iğne yapılacağı zaman tıpkı balon gibi söneceğini ve yok olacağını, ya da kanının akıp durmayacağını düşünerek iğneye karşı aşırı tepkiler verebilir. Basit anlatımlarla ve göstererek bu kaygılarının azaltılması sağlanabilir. Ancak allta yatan kaygı bozukuğu varsa bu yeterli olmayabilir.
4-6 yaş
Bu dönem üzerine düşen sorumlulukları yapmaya başladığı , kendi ihtiyaçlarını tek başına yapabileceği okul öncesi dönem diye tariflenir. Bu dönemde cinsel farkındalıklar artarak karşı cinse (erkek çocuk anneye ,kız çocuk babaya) karşı daha ilgili olmaya başlar. Erkek çocuklar cinsel organını kaybetmekten korkarken, kız çocuklarda erkekler gibi cinsel organlarını olmamasını bir suçtan dolayı cezalandırıldıklarını ve kaybediklerini düşünürler. Bunu ebeveynler farkettiklerinde çocuklarda kız ve erkek çocuklarına kız ve erkek çocuklarının farklarını ve benzerliklerini anlatmaları gerekir. Bu dönemin başında çocukların hayal dünyaları geniş olduğu için yanlış bilgilerle kafaları çok rahat karışabilir. Bu karışıklıklar onların kaygılanmasına ve huzursuz olmasına yol açar. Bu dönemin sonuna doğru soyut düşünceler yavaş yavaş gelişmeye başlar. Neden-Sonuç ilişkisini kurması artar. Önceden annenin işe gidip bir daha gelmeyeceğini düşünürken elde ettiği deneyimler ve gözlemler sonrasında gerçeği değerlendirmeye başlayabilir.
Bu dönemin sonuna doğru ebevynlerini ve öğretmenlerini örnek almaya başlarlar. Erkek çocuklar babalarını , kız çocuklarda annelerini taklit etmeye başlarlar. Sosyal kuralları daha iyi anlamaya başlarlar. Bu dönemin sonuna doğru artık çocuğumuz kendisinin de bir birey olduğunu etrafa oldukça hissetirmeye başlar.
6-10 yaş
Bu dönem okul çağı dönemi olarak tanımlanmaktadır. Bu dönemde psikolojik ve cinsel gelişim biraz dinlenmeye çekilir gibi gözükmesine rağmen çocuk okul sayesinde çevreyi ve sosyal kuralları öğrenmeye başlar. Bu dönemde erkekler kendi cinsleriye kızlarda kendi cinsleriyle zaman geçirmeyi tercih ederler. Erkekler ve kızlar arasında tatlı bir rekabet vardır.
Daha çok çevreye kendisini gösterme okul dönemiyle birlikte başlamıştır. Okuma ve yazmayı öğrenmesi hem yaşıtlarıyla hem de çevresiyle olan iletişimini artırır. Bu dönemdeki çevresinden alacağı bilgileri ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde kullanacağı için iyi bir eğitimden geçmesi çok önemlidir ve bu yüzden okul seçimi çok önemlidir.
Soyut kavramları daha iyi anlamaya başlamasına rağmen hala tam gelişmemiştir. Bu nedenden dolayı çocuğumuza çevresindeki tanımlamaları çok iyi detaylı yapmamız gerekir. Bu dönemde çocuk diğer dönemlerdeki gibi ne verilirse onu alır. Yaşıtlarıyla iletişimi ve paylaşımı bu dönemde daha fazla olur. Ailesinden daha çok okulda zaman geçirir. İlk arkadaşlar, sır paylaşımları, başarılar, başarsızlıkların olduğu dönemdir.
Bu dönemdeki dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, öğrenme güçlükleri, algılama sorunları, kaygı bozuklukları çocuğun öz güvenini etkileyen en önemli sorunlardır. Bu dönemde çocuklar yaşıtlarıyla rekabetede girmeye başlarlar. Başarısız olduklarını hissetikleri zaman öz güveni azalarak sosyal ve arkadaş ortamından uzaklaşmaya başlar. Sonrasında bu nedenler çocuklarımızda davranım problemleri ve depresyon gelişmesine yol açabilir.
Öğretmenlerle aileler çocuğunun gelişimini, yaşadığı sorunları, çevresiyle ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerini, ders başarısını birlikte takip etmeleri çok önemlidir. Koruyucu ve erken yaklaşımlar çocuğumuzda sorunlar büyümeden yapılırsa bu süreçten çocuklar en az etkilenip güçlenerek çıkarlar.
10 yaş ve sonrası ( ERGENLİK )
Son dönemlerin en sık konuşulan konulardan birisi de Ergenlik. Ergenlik kaç yaşında başlar ?, ne zaman biter ? sorusu hala bilimsel dünyada en çok tartışılan konulardan bir tanesidir. Ergenlik asıl tanımı çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. Bu nedenden dolayı ne zaman başladığı ne zaman bittiği kişiye göre değişir. Bazı psikolojik kaynaklarda çocukluğun ve ergenliğin kişinin ölümüne kadar devam ettiğini savunur (içimizdeki çocuk, delikanlılık..)
Psikolojik, fiziksel ve cinsel gelişimi paralel gitmesi ergenlikte çok önemlidir. Çocukların bilgiye çabuk ulaşması ( bu bilgiler çoğu zaman çocuğu yanıltıcı oluyor), internet ortamındaki bilgi kirliliği, ebeveynlerin çocuklarıyla yeterince zaman geçirememesi, ebeveynlerin çocuklarıyla iletişim kurmakta zorlanması, yedikleri gıdalardaki kimyasal maddeler nedeniyle fiziksel gelişimin ileri ya da geri kalması, psikiyatrik bozukluklar gibi nedenleri bu geçiş döneminin sağlıklı geçmesini engelleyen bir kaç ana neden olarak sıralayabiliriz.
Ergenlik döneminin en önemli özelliği kişinin yargılamasının gelişmesidir. Bu özellik sayesinde artık çocuk kendi başına karar veren, kendine güvenen, aldığı kararlara imza atabilecek olguna gelen, iyiyi kötüyü ayırabilen, yaptığı hataların kendisine ve çevresine getireceği zararları değerlendirebilen, yaptığı iyiliklerin kendisine ve çevresine nasıl fayda getirebileceğinin farkına varan, kendi başına yaşamayı başarabilen yetişkin bir birey olur.
Ergenler ilk önce fiziksel gelişimle karşılaşırlar. Erkekler ve kızlar bu gelişimden dolayı utanır ve kaygı duyarlar. Erkeklerde ses kalınlaşması, boy uzaması, kıllanmada artış, ellerde ayaklarda büyüme ilk göze çarpan fiziksel değişimlerdir. Bu ani fiziksel değişim karşısında dengelerini sağlamakta sorun yaşar ve aileleri tarafından sakarlaştı diye ifade edilirler. Kızlarda ise göğüs gelişimi, boy uzaması, kıllanmada artış ilk göze çarpan fiziksel gelişimlerdir. Göğüs gelişimden dolayı genelde genç kızlar bundan utanır ve çevrenin fazla dikkatini çekmemek için kambur dururlar.
Ergenlik dönemi aynı zamanda taçlandırma dönemidir. Ergen o zamana kadar öğrendiği bilgiler, deneyimler sayesinde bir sonuç ortaya koyar. Bebeğinin dünyaya gelmesiyle başlayan bu süreç ergenlikle beraber son halini alır. Kişinin o zamana kadar öğrendiği bilgiler ve deneyimler bu açıdan çok önemlidir. Kişilik gelişimi bir bütündür ve bir birinden ayrılmaz. Bebeklik dönemi , Çocukluk döneminde sorun yaşayan çocukların ergenlik döneminde de sorun yaşaması kaçınılmazdır. Bu nedenden dolayı gelişimi bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Çoğu zaman ailelerin düştüğü en önemli yanlışlardan bir taneside budur. Çoğu zaman ergemlikteki sorunların sadece ergenlik zamanında çıktığı düşünülür.
Yukardada bahsettiğim gibi kişilik gelişimi ağaç gelişimi gibi fideden başlar ağaç oluncaya kadar devam eder. Siz çocuğunuz olmasını istediğiniz zamanla temeller atılır. Gelişime bu açıdan bakmak sorunların çözülmesini kolaylaştırır. Bir örnek verecek olursak : kaygılı bir ebeveynin çocuğu ergenlik süresine kadar ebeveynin kaygısı altında yetiştiği için ergenlik dönemindede bu kaygıların etkisi çocukta çıkmaya başlar. Kendisine güveni az, yaşıtlarıyla zaman geçirmeyen, yeme sorunları olan, sosyal iletişimi az , sigara, madde, bilgisayar bağımlısı bir kişi haline gelebilir. Tek neden ebeveyn tutumu mudur? HAYIR.. Burda genetik ve çevresel faktörler kişilik gelişimdeki iki temel faktördür ve en belirleyici olanı genetiktir. Peki diğer bir soru aklımıza geliyor? Genetik faktörler nerden geliyor?.. Genetik faktörleride belirleyen ebeveynler oluyor…Bu nedenden dolayı ergeni tek başına değerlendirmek yanlış olur. Bütünsel yaklaşım sorunların ayırt edilmesini ,nedenlerin bulunmasını ve buna göre tedavinin planlanmasını kolaylaştırır.